1 Nisan 2008 Salı

BEN SANA MECBURUM


Aşk hakkında yazı yazmak pek hoşuma gitmez. Zamanında, öğrencilik yıllarımda, sınıf arkadaşlarımdan biri iyi bir şairdi, onun sayesinde bir şekilde eli kalem tutanların arasına karışmıştım, ufak tefek şiirler yazmıştım yayınlanmışlardı. Sonra bir gün bir şiir yazmıştım, aşıktım fena halde; şiir aşk üzerineydi, bir üstadım gördü, şiir güzel olmuş ama arabesk demişti, anlamamıştım, içinde aşk var demişti. O günden sonra aşk üzerine fazla yazı yazmadım. Haklıydı, aşk ancak arabesk yaşanılabilen ve de yazılan bir şey. Batılı formda aşk biraz yavan kalıyor sanki veya bana öyle geliyor. Aşkta tutku olmalı, yoğun olmalı, yüreği delip geçmeli vesaire...

Ama bugün aşkı yazmam gerekiyor. Yazmam gerekiyor çünkü bugün bir yıldönümü. Hayatımın dönüm noktası. Ondan öncesinin ve ondan sonrasının günü. Eşimle tanışmamın yıldönümü bugün. İki yıl geçti. İlk bakışta aşktı. Herşeye ve herkese ve an geldiğinde bize rağmen başlayan ve devam eden bir aşk bizimkisi. İmkansız dediğimiz bir çok şeyi aşıp, o güne kadar yaşadığımız herşeyi geride bırakarak sürdürdüğümüz bir aşk bizimkisi.

Bana huzur verdiğin için, seni doyasıya sevmeme izin verdiğin için, beni güldürdüğün için, beni ağlattığın için, bana dokunduğun için, güzel sesinle türküler söylediğin için, böyle olduğun için, yakışıklı olduğun için, beni de yakışıklı bulduğun için, sana sarılabildiğim için, benimle mutlu olduğun için, sevgini gösterdiğin için, bana değer verdiğin için, acayip iyi dans ettiğin için, kendimi özel hissetmemi sağladığın için, seninle uyuyup seninle uyandığım için, benim için endişelendiğin için, terimi sildiğin için, beni tüm eksiklerime rağmen kabul ettiğin için, bıyıklarımı temizlediğin için, seninle niye daha önce tanışmadığım için, sana hiç çekinmeden bakabildiğim için, yemeklerimi yediğin için, gömleklerimi ütülediğin için, çamaşırlarımı yıkadığın için, gelecek planları yaptığın için, her şey ve her an için, hayatını benimle paylaştığın için, yani bana aşık olduğun için, ve daha aklıma gelmeyen onbinlerce neden için, ve onbinlerce başka nedene rağmen birbirimizi nedensiz sevdiğimiz için SANA AŞIĞIMIM BİDANEM.

Dedim ya aşk şiirleri yazmıyorum artık. Ama bizi anlatacak bir şiir varsa o da belki Attila İlhan'ın Ben Sana Mecburum şiiri...

BEN SANA MECBURUM

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
******************************


Koca bir ömür var önümüzde bidanem. Ve ben seninle geçireceğim her günü iple çekiyorum şimdiden. Sağol her şey için...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yaşna ilişkiye şahit olmakta yaşanları tanımakta büyük keyif ve mutluluk ...
sevginiz daim seneleriniz bol olsun
nice mutlu yıl dönümlerine