1 Nisan 2008 Salı

BEN BİLMEZ KOCAM BİLİR VEYA EY DEVLETİM ÖZÜR DİLERİM


Ülke yine çalkalanıyor. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AKP hakkında 'irticanın odağı haline geldiği' gerekçesiyle açtığı kapatma davası Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliğiyle kabul edildi. Avrupa standartlarında demokratik düzen isteyen bir ülke için oldukça ilginç bir durum. Halkın büyük çoğunluğunun oyuyla iki kez iktidara gelen partinin kapatılması nasıl yorumlanmalı bilmiyorum açıkçası.

Hoş Kasımpaşalı başbakanın özellikle ikinci hükümetin kuruluşundan sonra 'halk bana oylarını verdi, istediğim gibi at koştururum' tavrını birileri dizginlemeliydi, dur demeliydi. Ama bu kapatma davasıyla mı olmalıydı ondan emin değilim. Genelkurmay, büyük ihtimalle bir çok şeyi sineye çekerek AKP ve icraatlarına karışmadı, doğruydu bu çünkü modern demokratik devletlerde Genelkurmay'ın halkın seçtiği bir meclis ve hükümetine karışma hakkını vermiyor. Peki modern devletlerde yasa adamlarının halkın seçtiği meclis ve hükümetine itiraz hakkı var mı? Sanmıyorum. Belki de bizim sorunumuz standartlarımızın hala Türk olmasından kaynaklanıyor. Daha geniş bir ufka sahip olmak için yeterince çaba sarfetmiyoruz. Avrupa Birliği'ni kendisine hedef seçmiş Türkiye için standartlarını yükseltmesi şart.

Bir seçmen olarak attığım oyun yok sayılmasını istemem. Zaten seçimlerden önce Yüksek Seçim Kurumu'nun ancak onay verdiği kişi ve partiler, sandığa gidebiliyor. Yani seçmen sandığa giderken zannettiği kadar da hür ve özgür değil. Devlet kurumlarının bu kontrolüne rağmen yine de meclise giren parti ve vekiller hakkında siyaset yasağı isteniyor ve kapatma davası açılıyorsa, o zaman gerçekten, 'ben bilmem kocam bilir' diyelim. Devletin artık hangi organı bunu yapacaksa, aynı TRT'nin Eurovision Şarkı Yarışması'nda yaptığı gibi, bir partiyle anlaşılsın, onlar bir kaç program bestelesin, en uygunu seçilsin. Halk da, yanlış kişi ve partiye oy verdi diye, devlete karşı suçluluk hissetmesin.

Bütün bu yazdıklarım AKP yanlısı olduğum sonucunu çıkarmasın. Bu benim demokrasi anlayışım. Seveyim sevmeyeyim, destekleyim desteklemeyeyim parti kapatmak, halkın bir bölümünün ağzını kapatmak, yok saymak anlamına geldiğini düşünüyorum. Hatta bu durum AKP'nin iki yüzlülüğünü gösteriyor, nasıl mı? Aynı Yargıtay Başsavcısı, Demokratik Toplum Partisi hakkında da "Eylemlerinin ve üyelerinin beyanlarının devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırılık oluşturduğu tespit edilmiştir" nedeniyle 2007 Kasım'ında kapatma davası açtı. Peki Erdoğan o zaman neredeydi. Peki o zaman niye AKP bir araya gelip Anayasa'da değişiklik yoluna gitmedi.

Ben AKP'nin zorunlu olarak Batı yanlısı demokrasi istediği kanısındam. Zorunlu olarak çünkü varlığı ancak buna bağlı. Muhafazakar bir parti olan AKP'nin izlediği politikaların önünde sonunda kendisi gibi olmayan, yaşamayan, düşünmeyen kesimleri derinden etkileyeceğini ve hatta etkilediğini düşünüyorum. Beş sene sonra abartmayayım on sene sonra bırakın eşcinselliğimi, kot giydiğim, meyhanelere gittiğim (o zamana kadar kapatılmazsa tabi), ne bileyim küpe taktığım veya namaz kılmadığım için toplum ve hatta devlet tarafından cezalandırılmayacağım ya da baskı görmeyeceğim ne malum. Bu konuda ciddi endişelerim var. Ve bu endişelerin sadece bende olmadığını belirtmek isterim.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

söylenecek sözleri söyleyen birine ekleyecek çokta fazla şey yok en iyisi +1
hatta ve hatta +1000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000 diye uzayıp giden bir sayı

mihail dedi ki...

Hümanizm, demokrasi, düşünce özgürlüğü ise dert, bu herkes içindir. (nazi almanyasında yaşayan bir profesörun anılarında sanırım yer almıştı..) ''önce yahudileri götürdüler kimsenin sesi çıkmadı, sonra çingeneleri gene kimsenin sesi çıkmadı, sıra bize geldiğindeyse sesini çıkaracak kimse kalmamıştı...'

gaykedi dedi ki...

erbakan kadar yalamalık yapmadılar allah için, şimdilik parti yerine, akp içindeki rafah partisi artıkları denyolarla uğraşmak daha mantıklı, ülkenin daha fazla gerilmemesi açısından bu gerekli.

belkide birilerinin yaptığı sadece bir gözdağıdır "akıllı olun" diye, diye emin değilim. testi zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde kırılmıştı, türban surunuda üzerine tüy dikti. tanrı bu millete akıl fikir versin.

bearist72 dedi ki...

Demokrasi isteniz, özgürlük isteniz ancak kendi çıkarlarımıza göre isteriz. Kendinizi üniversiteye ilk girdiğiniz günlere götürün. Liseden çıkmış tektip kıyafetten baygınlık gelmiş ve en azından kıyafetiniz ile ben varım demek istiyorsunuz. Ve bu hakkınız elinizden alınıyor. Bu hakkınız istemek ise gericilik oluyor. Bu hakkı verenler içinde kapatma davası açılıyor. Sözde sosyal demokrat, sözde özgürlük olanlar başörtüsüne, türbana karşı çıkıyorlar.
5 sene sonra küpe yasak olcakmış, namaz kılınmadığı için kendisi hor görülcekmiş bu yüzden de varsın onlar haksızlığa uğrasın önemli değil. Böyle bir gün gelme korkusu ile haklarını çiğnediğiniz kişiler size o zaman geldiğinde destek vereceklermidir. Yada hangi yüz ile destek isteyeceksin..
Devletin tepesinde kadrolaşma ve pastadan pay alma kavgası devam etmektedir. Tüm bunlar için hukuku kullanarak baskı yapmaya kadar gitmişlerdir. Acı olan halkın desteği olan bir partideye karşı bu işlemlerin yapılyor olmasını görmek. Eşcinseller bir avuç kişi ve destekleri yok denecek kadar az. Şu anda elde edilmiş gibi gözüken hürriyetin bir anda yok edilmesi için 5 seneye gerek yok. Bu pişkinlik ile belediyeler karakollar yetkiyi elinde bulunduran birkaç kişi bile bunu yapabilir.
Hortum süleyman evsanesi ve yaptıkları yanına kar kalmamışmıdır.